Sizlerle, okuduğumda çok etkilendiğim bir gerçek hikayeyi paylaşmak istiyorum… Bir genç kızın, babasına yakarışı, sesini duyurmak için yalvarışı adeta… Dinleyin…
” Canım babam,
Sana simdi söyleyeceklerim benim için çok zor. O kadar zor ki, gözlerinin içine bakıp, anlatmak istediklerimi dile getiremiyorum. Sanırım korkuyorum.
Belki de böylesi daha iyi. Belki bu sekilde beni gözlerinle dinlersin, çünkü bir türlü sesimi duymuyorsun. Belki de sadece görmek istedigini görüyorsun. Beni, olmam için zorladıgın sampiyon bu aslında.
Baba, beni dinliyor musun?
Benim için en iyisini istedigini biliyorum. Bana gönderdigin bütün mesajların, beni daha iyi bir oyuncu yapmak için oldugunu da biliyorum. Ama baba, iletisim sadece mesaj vermek degil, aynı zamanda karsısındakinden gönderdigi mesajları alabilmektir.
Baba, beni dinliyor musun?
Yüzüme bak !! Hiç nese yok. Her zaman sinirli ve gerginim. Ama yine de, haftalarca turnuva üstüne turnuva oynamaya devam ediyorum. Üzgünüm… Çaresizim… Neden bunu göremiyorsun ? Neden hiç fark etmiyorsun ? Baskaları ile yarısmaktan nefret ediyorum. Her antremanı protesto ediyorum, ama sen yine de gitmem için beni zorluyorsun. “Daha sert olmalısın, daha mükemmel oynamalısın !! ” diye emirler yagdırıyorsun… Ama baba, ben mükemmel degilim, sadece normal olmak istiyorum.
Baba, beni dinliyor musun ?
Çok mutsuzum ve kafam karısık. Senin istedigin hayatı yasamam için beni zorladıgını hissediyorum, bu benim istedigim hayat degil. Seni seviyorum, seni üzmek istemiyorum. Çok üzgünüm, lütfen beni affet ama daha fazla tenis oynamak istemiyorum…
Baba, beni dinliyor musun ?
Sevgiler,
Sasha “
Madalyonun diğer yüzüne de bakacak olursak, çocuklarımızı hayatlarının zor ve kararsız evrelerinde hafifçe arkalarından iteklemek doğru mu? KESİNLİKLE !! Kendi rahat alanlarından dışarı çıkmak, devam edemediklerinde ayağa kalkmak için, ailesinin veya antrenörünün zorlaması, desteği olmadan meydana gelmiş bir tane bile şampiyon yoktur…
Her ailenin çocukları ile ilgili farklı prensipleri, hedefleri ve hayalleri olduğundan bahsetmiştik. Ama çocukları yukarıdaki yakarışların yükseldiği noktaya getirmeyi de eminim hiçbir aile istemez. Bazen onlar için en iyisini yaptığımızı düşünmek, her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Ne mi yapmak gerekiyor ? Sadece onları dinleyin…
Mektubu aldıktan sonra Sasha’nın babası 1 ay boyunca tenise ara vermeleri kararını aldı. Raketleri kaldırdı, evde tenisten hiç bahsedilmemesini sağladı. Eğer Sasha konuyu bir daha hiç açmazsa, demek ki gerçekten tenisi bırakmak istiyordu. Bu demek olacaktı ki, Sasha normal, sağlıklı, ortalama bir çocuktu.
Ama eğer, tenis onu geri çağırmaya başlarsa, tekrar oynamaya başlaması doğru sebeplerden dolayı olacaktı. Herşey tercihlerden ibaret çünkü. Sasha’ya ortalama bir çocuk olmak, her haftasonu aynı alışveriş merkezinde dolaşmak, telefon, ipad, play station ile zaman öldürmek şansı verildiğinde, kendisine neyin daha uygun olduğuna karar vermek onun tercihi olmalıydı.
On gün sonra Sasha sıkıntıdan çılgına dönmek üzereydi. Babasının yanına gidip, ertesi gün bir kaç topa vurmak istediğini söyledi. O günden sonra, son birkaç ay içinde Sasha, iki tane ulusal şampiyonluk kazandı…
* The Tennis Parent’s Bible – Frank Giampaolo